FALLEN SAGA
Abyssus Aeterna (Sonsuz Cehennem Karanlığı)
Bölüm 1
” Doğru insan, başkalarına kötülük yapmayan değil; zarar verme gücüne sahipken, iradesinin gölgesinde bu gücü tutabilen ve bir adım daha atmamayı seçendir… Çünkü ışık, bazen en büyük gücü, durmayı tercih edenlerde bulur. ”
” Verus homo non est is qui malum aliis facit; sed potestate nocendi, sub umbra voluntatis suae hanc potentiam tenens et non faciens ulterius…
Quia lux, interdum maximum virum in his qui consistere malunt invenit. ”
Cehennem…
Ne bir mit, ne de bir mecaz, ne de yalnızca bir uyarı.
O, insanın özüne saplanan, arayışını yakalayan, gözleri kamaştıran, fakat ruhu yeniden doğuran bir çığlıktır.
Cehennem, herkesin içinde bir yerlerde yanan o ateştir; bazen korkutucu, bazen de aydınlatıcı. O, seslerin sustuğu, ruhların dirildiği bir sonsuzluktur. Bazen kaybolmuş bir ışık, bazen de yitirilmiş bir umut…
Cehennem, Tanrılardan çalınan ilk ateştir, insanların gözlerine vurulan ilk aydınlık…
Gözlerindeki derin boşluk, içindeki evrenin başlangıcına dair ipuçları barındırıyordu. Ve o evren, her yönüyle karanlıkla iç içeydi. O an, sonsuzluğun ilk adımını atan her ruh, Tanrı’dan çalınan ışığı bir kere daha kaybediyordu. Her biri, az önce Tanrı’nın sunduğu sonsuz huzurdan saptıkları anda, içsel bir yıkımın peşinden sürükleniyordu.
“Karanlık… Hayatın ta kendisi,” diye düşündü bir ses, belki de içindeki gizemli güçlerden biriydi.
Ancak, her şeyin başlangıcı da, nihayetinde, aynı karanlıktan çıkıyordu. Tıpkı ışık gibi…
Nuraz, bu yıkımın arkasında yatan gerçeği görmeye başladığı anda, farkında olmadan ruhunun içine doğan karanlıkla yüzleşecekti.
Yavaşça karnına bir soğukluk yayıldı. Bir şey, tüm kalbini sımsıkı sarıyordu. Ama bu soğukluk, sadece ölümün soğukluğu değildi. Bu, geçmişin yansımasıydı; kendi içindeki karanlığın yankısıydı.
Fakat, kaybolan bir ışığın peşinden gitmek, ne kadar derin bir karanlığa düşmekti?
Tanrıların emri yoktu, çünkü Tanrı bir zamanlar bu evrende yürüdü. Şimdi, onun yerini alacak bir varlık vardı.
Nuraz*, bir zamanlar bu dünyada ışık olan her şeyin, zamanla yıkıldığını gördü. Ama bu yıkım, bir sona işaret etmiyordu. O, her şeyin yeniden doğuşuydu; her karanlığın, yalnızca bir ışıkla yok olacağı yıkıcı bir sonsuzluğun başlangıcıydı.
“Beni kimse bulamaz… Kimse bilmez. Ama ben, bir zamanlar ışığı görmüştüm ve o ışığı tekrar arıyorum.”
Ve o, bir bilge gibi karanlıkta ilerlemeye karar verdi.
O anda, karanlığın içine bir ışık girdi. Kendi içindeki gölgeyi fark etti. Nuraz, bir yıkımın sonrasında doğacak olan yeni ışığın farkına vardı. Kendi geçmişi, şimdi geleceğiyle yüzleşecekti.
“Cehennem… O, her şeyin sonu değil. O, her şeyin yeniden başladığı yerdir.”
Sözleri, bir zamanlar inandığı ama kaybettiği Tanrı’ya meydan okurcasına, boşluğa savruluyordu.
Ve evet,
bazen insanlık cezalandırılmalıydı…!!!
* Nuraz ışığın gizemli yüzü anlamına gelır dedesi ozenle secmıstı torununa bu ısmı